Stelios - Bekledim de Gelmedin
BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
3,5
İyi
Stelios - Bekledim de Gelmedin

Acılardan arta kalan!

Yazar: Banu Bozdemir

Yunanistan’da gişe rekorları kıran, saygı ve sevgi duyulan Yunan müzisyen Stelios Kazantzidis’in kurgusal biyografisini anlatan film "Stelios: Bekledim de Gelmedin", müziğin şekillendirdiği bir adamın hayatını, kariyerini şekillendiren ilişkileri, çatışmaları ve kişisel fedakarlıklarını anlatıyor. Bir yanıyla şarkıların ve çalkantıların, bir yanıyla denizin, balıkların ve ıssızlığın içinde yaşamayı tercih eden Stelios; yeteneğinin ve müziğinin kalıcı gücüyle dayanıklı bir yaşamın pencerelerini açıyor bizlere. Stelios’u kendisi de popüler bir şarkıcı olan Christos Mastoras canlandırıyor. Role tutkuyla bağlandığı ve sanatçının ruhunu ve karizmasını ortaya çıkarmak için çabaladığı çok aşikar Mastoras’ın. Filmin özünü yakalayan şeylerden birisi de vokal gücü!

TME

Yorgos Tsemberopoulos’un yönettiği film; ülkesinde 920 binden fazla izleyiciye ulaşarak tüm zamanların en çok hasılat yapan dördüncü Yunan filmi unvanını da kazanmış, zaten Stelios 2001’de 70 yaşında hayata gözlerini yumunca da birçok kişi cenazesine ağlayarak eşlik etmiş. O denli yüksek bir sevgi olunca filmine de akın etmiş insanlar. Böylece yeni neslin de Kazantzidis’e ilgili olduğu anlaşılıyor. Filmde eksik kalan yanlardan birisi şarkıcının Türkçe albümünden bahsedilmemesi, belki bir kuple o albümden şarkı dinlemek farklı olurdu. Filmin ‘bekledim de gelmedin’ kısmı zaten söylediği Türkçe şarkılardan birinin adı!

Film, Kazantzidis’in Pontus mültecisi olarak geçirdiği çocukluğuyla başlıyor. Babası komünist olduğu gerekçesiyle askerler tarafından öldürülüyor, hamile annesiyle birlikte göç etmek zorunda kalıyor, çalıştığı fabrikada şarkı söylerken keşfediliyor. Yunan rebetiko ve laiko geleneklerini harmanlayan ezgileriyle tanınan sanatçı gördüğümüz kadarıyla tam bir halk sanatçısı. Hatta bizden bir sanatçıyla eşlemek gerekirse dinleyicisinin fanlık derecesi, mafyanın işe bulaşma şekliyle bir Müslüm Gürses havası almak mümkün. Şarkılarında aşk, göç ve yaşam mücadelesi konularını işleyen film, Stelios’un annesi dışında hayatına giren iki kadınla Katy Grey ve Marinella olan ilişkilerini de derinlemesine anlatıyor. Filmin anlatısı bir gazetecinin yaş almış Stelios’la balık tutarken yaptığı röportajların geri dönüşlerinden oluştuğu için hayatında tutkuyla bağlandığı kadınlarla işlerin yolunda gitmediğini anlıyoruz. Annesi de hakim bir karakter, hayatına giren kadınları oğluna layık bulmayan, dominant bir izlenim çiziyor. Geri dönüşlerle şekillenen film bu anlamda klasik anlatının biraz dışına çıkıyor, Stelios’un hayatını basit ve tutarlı bir şekilde anlatan yönetmenin tarzı da bu anlamda Brechtyen bir özdeşlik yakalıyor. Yani duygular biraz kendiliğinden ortaya saçılıyor, kurgu izleyicinin ilgisini canlı tutmak için gereken ritmi yakalamış gibi görünüyor. Frank Sinatra "Stelios Kazantzidis Amerika Birleşik Devletleri'nde olsaydı, benden daha büyük bir kariyeri olurdu." demiş. İzlediğimiz bir Yunanlı sanatçının hikayesi olsa da zorlukları aşmanın, üstesinden gelmenin ve müziğin birleştirici gücüyle buluşmanın evrensel hikayesi. Biyografik filmlerin çoğu kurguyla, yazan ve yöneten kişinin bakış açısıyla harmanlansa da, hakkında çok az şey bildiğimiz kişilerin hayatlarına tanıklık etmek açısından önem kazanıyor. Bu filmin artılarından birisi de bu. Yunanistan da Türkiye gibi karmaşık geçmişe, basit şeylerin belirsizlik kazandığı bir yapıya sahip. Bir yandan da iyi vakit geçirmeye, acılara sünger çekmeye, birlikte söyleyip, dans etmeye meyilli bünyelerle gelenekleri yaşatmaya devam ediyorlar. Stelios Kazantzidis’in hikayesi bu yüzden izlenme rekorları kırmış olmalı. Bizde nasıl bir etki yaratacak bilemem ama filmin bünyelere iyi geleceği aşikar!

Banu BOZDEMİR

Daha Fazlasını Göster